Karanlık Mod
Açık Mod
Bugün: Ekim 11, 2025
Eylül 6, 2025

DIDEROT ETKİSİ

Diderot Etkisi - Akbalik Himself

Günümüz tüketimine bir de bu açıdan bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Eğer arkanızda size 50 yıllık maaşınızı yekten verecek ve kalçasına şaplak atmanıza ses etmeyecek bir İmparatoriçe yoksa, biraz daha dikkatli olun ve Diderot Etkisi’nden kaçının derim.

En son ne zaman şöyle kallavi bir alışverişe çıktınız?

Günlük yapılan market alışverişini demiyorum. Uzun soluklu, istikrarlı ve yer yer abartıya kaçan, daha sonra da büyük pişmanlık duyduğunuz “şu alışverişlerden” bahsediyorum.

Bazı bünyelerde alışveriş ilginç şekilde tepkilere yol açıyor. Kimi mutlu olmak için alışveriş yapıyor, kimi rahatlamak, kimi kafa dağıtmak kimi de bağımlılıktan dolayı. Peki, bunun sırrı ve sınırı nerede?

Denis Diderot adlı zat-ı muhteremi duymamış olabilirsiniz. Kendisi, Aydınlanma Çağı’nın önemli isimlerinden biri olmakla beraber en bilinen eseri ise, baş editörlüğünü üstlendiği Encyclopédie isimli genel ansiklopedi çalışması denebilir. Bu dev eser, dönemin bilgi birikimini derleyip yayımlamakla kalmamış, aynı zamanda modern düşüncenin şekillenmesinde de büyük rol oynamıştır. Ve yine aynı zat-ı muhterem, dünya literatürüne girmiş ünlü bir fenomen olan “Diderot Etkisi”nin ilk kurbanı olarak da bilinir.

Döneminin ünlü insanlarından biri olmasına karşın sürekli olarak maddi sıkıntılar çeken Diderot’nun yardımına dönemin Rusya İmparatoriçesi II. Katerina yetişir ve sahip olduğu kütüphanesini satın alıp, ömrünün sonuna dek maaşa bağlar ve bununla da kalmaz, önden 50 yıllık maaşını da peşin olarak verir. 5 ay boyunca Rusya’da İmparatoriçenin sarayında konaklayan Diderot, II. Katerina ile türlü sohbetler gerçekleştirir, fikir alışverişlerinde bulunur.

Dipnot: Aydınlanma Çağı’nın elit zümresinin en belirgin özelliklerinden birine nefis bir örnektir. Bu zümre, tek bir halkta vuku bulmamış, aynı coğrafyaya mensup olsalar da farklı ülkelere dağılmışlardır. Birinin yardımına, farklı bir ülkeden başka biri koşmuştur. Böylece maddi sıkıntı çekmeyen bu düşünürler aynı zamanda da düşüncelerini herhangi bir kaygı gözetmeksizin rahatça paylaşabilme imkanı bulmuştur. Kendi devletinden baskı gördüğü vakit, yaşantısında herhangi bir değişiklik olmadan başka bir ülkeye göçme lüksüne sahip olan bu insanların, medeniyete bu denli etki etmiş olması rastlantı değildir.

Hatta denir ki, Diderot bu konuşmalar esnasında dediklerini vurgulamak için II. Katerina’nın kalçasını şaplak atmaktan da geri durmazmış. Dönemin ünlü kadınlarından, salon holder, Marie Rodet Geoffrin’e yazdığı mektuplarda II. Katerina:

“Sizin şu Diderot ilginç bir adam doğrusu. Onunla yaptığım konuşmalardan çoğu kez kalçalarım morarmış çıkardım. Hatta kendimi ve bedenimi korumak adına aramıza masa bile koydurdum.” dediği de söylenir. Bu muhabbetlerin kalitesini varsın siz tahayyül edin. Neyse.

Buna rağmen, yine de maddi açıdan rahat bir yaşam sürememiştir rahmetli Diderot. 1769 yılında kaleme aldığı Regrets for my old Dressing Gown adlı yazısında bu durumdan bahseder. Kendisine hediye edilen bir elbisenin finansal olarak, bir domino taşı gibi, onu nasıl sefalete sürüklediğini anlatır. Ve böylece, hepimizin -belki doğrudan bu isimle bilmesek dahi- aşina olduğu o ünlü Diderot etkisi isimli fenomenin doğumu gerçekleşir.

Yeni elbiseyi üstüne giymesiyle birlikte etrafındaki her şey ona eski püskü ve zevksiz gelmeye başlar. Gözlerinin gördüğü her bir nesne, her bir eşya bayağı hale gelmiştir. Sandalyesini, Fas derisiyle kaplı bir koltukla değiştirir, koltuk değişince haliyle masa da değişmek zorundadır. Masa değişince masanın üstündeki kalemler, yatak döşek aklınıza ne gelirse. Hepsi tek bir elbiseyle başlamıştır halbuki. Tek bir elbise, sahip olduğu her bir şeyi yavaş yavaş başka ve daha güzel olan şeyle değiştirmesine ve nihai sonuç olarak tekrardan dip noktaya varmasıyla son bulmuştur.

Eski elbisesi için “Neden onu tutmadım ki? Ben ona alışmıştım o da bana. Vücudumun tüm kıvrımlarını kaplıyor ve beni yakışıklı gösteriyordu…” derken, yeni elbisesi için ise “Eski elbisemin mutlak hakimi benken, yeni elbisemin kölesi oldum. Ani zenginliğin bulaşmasından sakının.” demiştir.

Belki de, “hızla zenginleşen” ya da “piyango talihlileri”nin başına gelen de budur. Veyahut, “kolay yoldan para kazanma” arzusuna sahip olan bireylerin aslında farkında olmasalar dahi elde etmek için çabaladıkları şey, yine bu elbisedir, kim bilir.

Günümüz tüketimine bir de bu açıdan bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Eğer arkanızda size 50 yıllık maaşınızı yekten verecek ve kalçasına şaplak atmanıza ses etmeyecek bir İmparatoriçe yoksa, biraz daha dikkatli olun ve Diderot Etkisi’nden kaçının derim.

İlgilenenler için “Regrets for my old Dressing Gown” tam hali:

https://www.marxists.org/reference/archive/diderot/1769/regrets.htm

08.10.2023 – Antalya

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SON GÖNDERİLERİM Blog

Ni Setarcos Isamnuvas - Akbalik Himself

NI SETARCOS ISAMNUVAS

Antik çağlarda bir ülkede, halk tarafından tanınmış bir politikacının, bir o kadar ünlü şair dostunun mahkemesinde yaptığı konuşmadan bir kesit. Bir ihtimal, belki de, halk tarafından tanınmış bir şairin, bir o kadar
apokrifler

APOKRİFLER – I

“Her gece kafamın içinde apar topar bir mahkeme kuruluyor. Hakiminden savcısına, davacısından izleyenlere, hatta mübaşir bile bana karşı ön yargılı gibi. Haksız da sayılmazlar üstelik. Karşı tarafın sunduğu iddialar ve onları destekleyen
Geçmiş - Akbalik Himself

GEÇMİŞ

Ne anlatmak istiyorsun (diye soruyorum kendime)ben’im, ben’i, bana anlatmak istiyorummamafih zor epeyepeyce birikmiş ve tortullaşmış anılarsuyu kirletmekle kalmadığı gibidoldurmuş posa ile delakin bunu bile bırakmışım gerideörmüşüm tuğlalar bir bir, her gün,eksiğimi tamamlamış,
Apokrifler - III

APOKRİFLER – III

İçimi kurcalayan şeyler var. Sanki bir şeyler yolunda gitmiyor ve bir yerlerde yanlış yapıyorum. Hatalarım bilinçsiz de değil üstelik. Gayet de farkındayım. Kendi döngün ve gerçekliğin içinde hapsolma durumu olsa gerek. Labirenti
Ruh - Doğukan Akbalık

RUH

Her gün sil baştan kurulan sahnedeAynı kişiler, farklı kişi’liklerdeKutsal Güneş’in altındaki günüefendisine adayıp daGecenin kör karanlığını kendine reva görür insanOnunla aydınlanan Ruh,Onsuz karanlıkta biçaredir, heyhatIssız bir patika ormandaVeyahut yüksek debili ırmağın üstünde
Dolunay - Doğukan Akbalık

DOLUNAY

Bulutsuz ve yıldızsız bir gecenin Ay’ıSokakta yalnız yürüyen beni selamlar ve izlerVe izler taşırım bedenimdeYüreğimdeki acıları gizler 2015 – Antalya
Adam ile Kadın - Doğukan Akbalık

ADAM İLE KADIN – I

-“Dünya ve onun üzerinde yaşayan insanlar için kendini feda ettin demek.”-“Bir bakıma öyle…” “Yıldızlar.. ne kadar ilginç değil mi?” yanı başına uzanmış adama biraz şaşkın biraz da umarsızca bir bakış attı kadın;

Bunu atlamayın

İnsan Davranışları Üzerine Kısa Bir Deneme - Doğukan Akbalık

İNSAN DAVRANIŞLARI ÜZERİNE KISA BİR DENEME

İnsan kendine söylemekten korktuğu şeyleri, kendisine, başkaları aracılığıyla söyler. Öznelliğin
Doğukan Akbalık - Karalama Defterinden Çıkanlar

KARALAMA DEFTERİNDEN ÇIKANLAR – I

“Yine de yaşam ve yaşamak, her bir mücadeleye göğüs germek