Karanlık Mod
Açık Mod
Bugün: Ekim 11, 2025
Mayıs 10, 2025

İNSAN DAVRANIŞLARI ÜZERİNE KISA BİR DENEME

İnsan Davranışları Üzerine Kısa Bir Deneme - Doğukan Akbalık

İnsan kendine söylemekten korktuğu şeyleri, kendisine, başkaları aracılığıyla söyler.

Öznelliğin temeli bencil olmakta yatar. Ve bu bencilliğin, bilinçaltının derinliklerinde saklanma gibi kötü bir huyu vardır. Dip dalgadır, ilk bakışta fark edilmez. Anlaşılması için üstünden zaman geçmesi gerekir veyahut hiç anlaşılmaz. Doğrudan gözlem yoluyla elde edilebilen bir olgu değildir. Karşındakini anlamanın yolu dolaylı gözlemden geçer. İnsanlar, ne tuhaftır ki, en az kendileri ile vakit geçirir, kendileri ile konuşur. Yarım saat sürecek olan bir yolculukta dahi müzik dinleme isteği de sanırım bu nedenden kaynaklanmaktadır. İnsan ya kendini dinlemeyi sevmiyor ya da bu meziyetten aciz.

Hiç pratiği yapılmamış bir şey ne kadar iyi idare edilebilir? Ömrün boyunca suya ayağını dahi sokmamışsan, yarı olimpik bir havuza ilk atlayışında yüzeceğim demeyi kendine ne kadar inandırabilirsin? Peki hiç kendinle baş başa kalmamış ve kendinle yüzleşip fikir teatisinde bulunmamışsan, kendinle yapacağın konuşmaların iyi geçeceğinden veya alacağın cevabın “doğru” olacağından ne kadar emin olabilirsin?

Cevap basit, olamazsın. Kendini dinlemeyi bilmiyorsan, söylediklerine kulak asmayıp kulağını “tıkaçla” kapatıyorsan, doğal olarak geri bildirim de alamazsın. Peki böyle bir durumda, karşındaki kişinin kendi hakkındaki düşüncelerini kendisine dahi anlatma becerisi yoksa, sana anlatabileceğini nasıl umarsın? Bunun da cevabı basit, ummamalısın. Ama en nihayetinde insan, ipuçları bırakır. Kişi kendine söyleyemediği, söylemekten çekindiği şeyleri karşısındaki ben’liğe rahat bir şekilde söyleyebilir. Bu üstünde fazlasıyla durulması ve etüt edilmesi gereken bir durumdur. İç hesaplaşma yapmamış olsa dahi bilinçaltında bu durum vuku bulur. Aklının bir köşesinde ileride kullanılmak üzere rastgele bir rafta bekler. Zamanı gelince de bunu karşısındakine belki bir tartışmada, öğüt vermede, üstünlük taslamada yahut tamamen tesadüf eseri ağzından kaçırır. İnsan kendine söylemekten korktuğu şeyleri, kendisine, başkaları aracılığıyla söyler. En temelinde olay, bu realitenin ağızdan çıkmasıdır. Bunun da en basit yolu, başkasına aktarırken ortaya çıkar.

“Senin insanları umursadığın filan yok! Zaten tek düşündüğün şey kendin! Hep kendi çıkarlarını ön planda tutuyorsun. İnsanlara hiç güvenmiyorsan, onların sana güvenmesini nasıl bekliyorsun? Sen adi bir pisliksin! Seninle olduğum için tiksiniyorum! Çok sıkıcısın. İnsanların seni yakınında istememesine şaşırmamalı, zaten kimse de seni sevmiyor…”

Bu ve daha nice örnekleri herkes hayatının bir noktasında karşı taraf için kullanmıştır. Asıl soru, burada mesajın iletildiği yer – receiver – gerçekten karşımızdaki kişi mi yoksa beynimizin bizimle başkaları aracılığıyla iletişime geçmesi mi ? Üzerinde durulması gerekilen bir soru olduğunu düşünüyorum.

İnsanın kurduğu her bir diyalog, kendisiyle kurduğu diyaloğun yansıması-gölgesidir-. Bundan dolayıdır ki bir kişiyi gerçekten tanımak için onun “garsona” nasıl davrandığına değil, tartışmada, öğüt verirken kurduğu cümlelerde, sinirli veya hüzünlü anlarında söylediği sözlerin arasına serpiştirdiği kırıntılara odaklanmak gerekir.

Haziran 2023 – İstanbul

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SON GÖNDERİLERİM Blog

Ni Setarcos Isamnuvas - Akbalik Himself

NI SETARCOS ISAMNUVAS

Antik çağlarda bir ülkede, halk tarafından tanınmış bir politikacının, bir o kadar ünlü şair dostunun mahkemesinde yaptığı konuşmadan bir kesit. Bir ihtimal, belki de, halk tarafından tanınmış bir şairin, bir o kadar
apokrifler

APOKRİFLER – I

“Her gece kafamın içinde apar topar bir mahkeme kuruluyor. Hakiminden savcısına, davacısından izleyenlere, hatta mübaşir bile bana karşı ön yargılı gibi. Haksız da sayılmazlar üstelik. Karşı tarafın sunduğu iddialar ve onları destekleyen
Geçmiş - Akbalik Himself

GEÇMİŞ

Ne anlatmak istiyorsun (diye soruyorum kendime)ben’im, ben’i, bana anlatmak istiyorummamafih zor epeyepeyce birikmiş ve tortullaşmış anılarsuyu kirletmekle kalmadığı gibidoldurmuş posa ile delakin bunu bile bırakmışım gerideörmüşüm tuğlalar bir bir, her gün,eksiğimi tamamlamış,
Diderot Etkisi - Akbalik Himself

DIDEROT ETKİSİ

Günümüz tüketimine bir de bu açıdan bakmak gerekiyor diye düşünüyorum. Eğer arkanızda size 50 yıllık maaşınızı yekten verecek ve kalçasına şaplak atmanıza ses etmeyecek bir İmparatoriçe yoksa, biraz daha dikkatli olun ve
Apokrifler - III

APOKRİFLER – III

İçimi kurcalayan şeyler var. Sanki bir şeyler yolunda gitmiyor ve bir yerlerde yanlış yapıyorum. Hatalarım bilinçsiz de değil üstelik. Gayet de farkındayım. Kendi döngün ve gerçekliğin içinde hapsolma durumu olsa gerek. Labirenti
Ruh - Doğukan Akbalık

RUH

Her gün sil baştan kurulan sahnedeAynı kişiler, farklı kişi’liklerdeKutsal Güneş’in altındaki günüefendisine adayıp daGecenin kör karanlığını kendine reva görür insanOnunla aydınlanan Ruh,Onsuz karanlıkta biçaredir, heyhatIssız bir patika ormandaVeyahut yüksek debili ırmağın üstünde
Dolunay - Doğukan Akbalık

DOLUNAY

Bulutsuz ve yıldızsız bir gecenin Ay’ıSokakta yalnız yürüyen beni selamlar ve izlerVe izler taşırım bedenimdeYüreğimdeki acıları gizler 2015 – Antalya

Bunu atlamayın

Diderot Etkisi - Akbalik Himself

DIDEROT ETKİSİ

Günümüz tüketimine bir de bu açıdan bakmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Doğukan Akbalık - Karalama Defterinden Çıkanlar

KARALAMA DEFTERİNDEN ÇIKANLAR – I

“Yine de yaşam ve yaşamak, her bir mücadeleye göğüs germek