Karanlık Mod
Açık Mod
Bugün: Nisan 9, 2025
Ocak 5, 2025

KARALAMA DEFTERİNDEN ÇIKANLAR – I

Doğukan Akbalık - Karalama Defterinden Çıkanlar

“Yine de yaşam ve yaşamak, her bir mücadeleye göğüs germek güzel.”

Günümüz dünyasında her birimiz belirli bir yaşa kadar görünmez bir kubbe altında yaşıyoruz ve tam olarak da işte bu kubbenin, ileride yok etmemiz gereken bir kabuk olacağını fark edemiyoruz. Pek azımız bunun farkına varıyor ve bu kabuktan kurtulmak için var gücüyle çabalıyor. Geri kalanlarsa bu “duvarların” esiri olmanın vermiş olduğu konfor ve bu konforun getirdiği derin umutsuzluk içinde debeleniyor.

Bu tıpkı bir yumurtayı anımsatıyor bana. Nasıl ki dışarıdan gelen bir etkiyle kırılan yumurta içindeki “yarı-canlı”nın ölümüyle sonuçlanıyorsa, biz insanların çoğu da can salımızı dışarıda arıyoruz. Akan dereden kurtulmak için sağda solda bulduğumuz köksüz dalların bizlerin kurtuluşu olacağına inanıyoruz. Halbuki gerçek böyle midir? Kurtulmak için öncelikle boğulmak gerekmez mi?

Kurtuluşun dışarıdan geldiği nerede görülmüş? Bu, olsa olsa iki şekilde sonuçlanır:

İlkin, tıpkı yumurta örneği gibi, “ölümümüzle”. En geniş anlamıyla ölmek, hayatta işlevsiz kalmakla eşdeğer tutulabilir. Sürekli başkalarından medet ummak, insanı kısırlaştırır ve yavaş yavaş öldürür.

İkinci olarak bizi geri döndürülemez bir hayal dünyası içine sokar. Bu da tıpkı yeryüzünün iki şekilde hareket etmesine benzetilebilir: Alçalmak ve yükselmek.

Bulunduğun yer alçalıyorsa, yükselmemek alçalmakla eşdeğerdir; ancak hareket etmemesine rağmen bulunduğu yerin yükselmesinden kendine pay biçen, en hafif tabirle, hayalperest bir ahmaktır.

Halbuki biz, yumurtayı içeriden kırınca Doğa’nın “yaşam” denilen kaotik döngüsünün başladığına inananlardanız. Dış dünyaya “yaşamaktan ileri gelen mücadele azmiyle beraber” kafa tutan, ölüm her halükarda varsa, istediğim şekilde yaşayıp mutlu ölmeliyim diyen ve bunu “duvarlarını yıkmak” gibi, adeta ahkam kesercesine ifade eden hilkat garibeleriyiz.

İşte bütün mücadelemiz bu.

24.02.2024 – Antalya

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

SON GÖNDERİLERİM Blog

apokrifler

APOKRİFLER – I

“Her gece kafamın içinde apar topar bir mahkeme kuruluyor. Hakiminden savcısına, davacısından izleyenlere, hatta mübaşir bile bana karşı ön yargılı gibi. Haksız da sayılmazlar üstelik. Karşı tarafın sunduğu iddialar ve onları destekleyen
Doğukan Akbalık Şiirleri

KISA’LAR – IV

ZAVALLI -II Rüzgarla dans eden buğdaylar, Ortalarındaki koca ağaç için güzel görünür. Bu ağacın samimiyetine inanan kuşlar ise Çok uzaklardan gelir sırf dostları için Demek bu özgür kuşların kaderiyse 22.12.15 – Antalya
Doğukan Akbalık Şiirleri

KISA’LAR – III

HAYALLER Bir adım daha yaklaşmışken güneşe Hemen altımda sisin ardında ağaçlar Rüzgar okşarken kapıları açık ruhumu Yarışıyor bir yandan siyah kuşla ta dereye Kadar, bazen katılmak istiyorum geri verip ruhumu 22.12.15 –
kuşlar

KUŞLAR

Ayın yorgun ışıkları, taş yolda bolca bulunan çukurların içindeki berrak sudan yansıyordu. Kaldırımda belirli aralıklarla bulunan sokak lambalarından birkaçının bozuk olması ve geri kalanlarının titrek bir ışığa sahip olmasında dolayı, iki katlı
metadata, metaveri, üstveri, teknoloji, kuantum bilgisayar

VERİ ÇAĞI YA DA DİSTOPYA

Gitgide artan bir oranda rakamlar, ondalık sayılar ve muhasebe defterleri ile donatılmış bir dünyada yaşayan canlılar olmaya doğru evriliyoruz. Daha basit bir ifadeyle “veri çağında” yaşıyoruz artık. Gerçeğin çölüne “hoş bulduk” demek

Bunu atlamayın

metadata, metaveri, üstveri, teknoloji, kuantum bilgisayar

VERİ ÇAĞI YA DA DİSTOPYA

Gitgide artan bir oranda rakamlar, ondalık sayılar ve muhasebe defterleri

KİTLESEL KORKU VE HİSTERİ

Ortak bir idea’dan bütünüyle vazgeçilmiş bir dünyada korku, yegane birleştirici