İçimi kurcalayan şeyler var. Sanki bir şeyler yolunda gitmiyor ve bir yerlerde yanlış yapıyorum. Hatalarım bilinçsiz de değil üstelik. Gayet de farkındayım. Kendi döngün ve gerçekliğin içinde hapsolma durumu olsa gerek. Labirenti oluşturan da labirentte kaybolan da benim. Üstüne üstlük, labirentin ta kendisiyim.
Çıkışa yaklaşınca yeniden düzenliyorum yolları, kurtulma izni vermiyorum kendime. Bedenimle ruhumun ilahi savaşı. Bedensel hazlar ve dünyevi zevkler yönetiyor hayatımı. O’na tabi olan ruhumun amansız öfke ve savaşı da bundan sanırım.
“Bir bataklıktasın.” diyor, çırpınmak değil kurtuluşun.
“Farkında mısın?”
Yarı kurtuluş var mıdır? İnsan, biraz hamile kalabilir mi? İlahi ve ruhsal boyutta yeniden doğumun sancıları olsa gerek. Bundan mıdır çektiğim acı?
Yine de buradan geri dönmek imkansız. Görmeye başlayan göz, nasıl bu işlevini yitirebilir? Söküp çıkarsan da gözlerini, hatırlamayacak mısın gördüklerini? Günahsız’ı katletmek ya da ilk günah Bakire ile… Bu mudur cehaletin bedeli?
Gözlerin açıldığında ilk yaptığın şey, görmeyenlere acıdığından, değil miydi yaş dökmek? Haykırmadın mı bu yüzden göklere? “Onları affet!” diyen sen değil miydin? Şahitlik etmedi mi melekler sözlerine? Daha yüce emeller peşinde bir hayatı Tanrı’dan istediğimi biliyorum. O ise bana tek bir şey söylemişti:
“Dileyin, verilecek.”
Ve şimdi, sözünü tutmayan kim? Verilen söz, O’nun tarafından tutuldu, sana “gören bir çift göz” verildi. Tanrı, sabır dileyene sabretmesi gereken durumlar verir, cesur olmak isteyene ise galip gelmesi için cesaret gerektiren mücadeleler. Sen ise görmek istemeyi dilememiş miydin? Bu yüzden bahşetmedi mi aklı sana? Yanlış ile doğruyu ayırmak ayakların işi midir yoksa aklın mı?
Öyleyse ne diye halen daha dünyevi zevklerin peşinden koşarsın? Ne diye hayatını bedensel hazlardan ibaret sayarsın? Geçici ve kısa ömürlü zevkler, cehenneme giden yolun taşları değil midir?
“insan hayvan
hayvan insan
ve ölümcül yedi günah
bu mudur bizi hayvandan ayıran”
Pekala, şimdi vazgeçenlerden mi olacaksın yoksa mücadele edenlerden mi? Unutma, bu çatışmayı ne ilk yaşayan sensin ne de son yaşayacak olan.
Yol, vardır. Yol, yaratılır. Yol, çizilir ve yol, bozulur.
Önünde gidecek yolun, ayaklarını yürütecek ve yön verecek aklın, kalbinde ise ışık var. Farklı aromalarda kokular ayartacak seni. Susadınsa, her yerde şelale göreceksin, açsan, envai çeşit yiyecek serpiştirilecek önüne, korktunsa, ağaçlar sığınman için kucak açacak sana.
“Ya başa çıkacaksın ya yoldan çıkacaksın.”
“Bu azgın denizdeki
arasında koca dalgaların
ve
amansız mücadelesiyle yakarışlarım
vadesini beklemekte
huzura erecek
bulacak son
ve
son bulacak çırpınışlarım”
05.05.2024 Muratpaşa – Antalya