Antik çağlarda bir ülkede, halk tarafından tanınmış bir politikacının, bir o kadar ünlü şair dostunun mahkemesinde yaptığı konuşmadan bir kesit. Bir ihtimal, belki de, halk tarafından tanınmış bir şairin, bir o kadar ünlü politikacı dostunun mahkemesinde yaptığı konuşma olma ihtimali de olası. Veyahut, politikacı bir şairin ya da şair bir politikacının…
“Dışarıda hep net olmamı istiyorlar benden. Halbuki sayın hakim, netlik korkutur beni. Alışkın değilim. Cümlelerim alabildiğine yuvarlaktır.”
Idea’yı cisimleştirecek köşeler bulunmaz bende, kürenin ihtişamına sığınırım. Varsın dileyen istediğini anlasın dediğimden, budur belki de gayem. Bu yüzden de anlaşamadık onlarla. Sözün uçtuğu vakit, kalan yazıyı yazmamı bekliyorlar benden. Heyhat!
Yazımın kanatları olmalı ki manşetlerin, kanunların ve iş anlaşmalarının kelepçeleri yakalamaya çalıştığında uçmalı göklere. Bir bütün değil, özdeş iki yarım olmalı kelimelerim. Görünürde bir bütün; ancak alabildiğine farklı.
“Bu mudur laflarının anlamı?” sözüne cevabım, hem var hem de yok olmalı.
Görülmek istendiğinde kaybolurken, bakılmadığında ışıldamalı.
Göksel seyir ya da seyirsel gök
Kah dolanıklığı kuantumun kah kadabra’nın abra’sı
“eski”nin sihri “yeni”nin dini
Budur işte, yazılarımın anlamı.
29.02.2024 – Antalya